24 Mayıs 2013 Cuma

EN BÜYÜK VESÎLE: SECDE

Kıymetli Kardeşlerim!

Rabb’imiz Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyuruyor:

“Ey iman edenler, Allah’tan korkun ve O’na ulaşmaya vesîle arayın”(Mâide 5/35)

Sohbetimizin konusu kulu Allah’a yaklaştıran vesîleler ve bu vesîlelerin en mühimlerinden olan secde hakkında olacaktır. Vesîle, ibâdet-ü taat yaparken sünnet-i nebeviyyeye riâyet etmektir. Vesîle, Allah’ın ârif kullarının sohbetinden istifâde etmektir. İbâdetin en büyüğü namazdır. Namazda, secdede iken şeytanın kula yaklaşmasına imkan yoktur. Secdede ölenler imanla ölür. Secdede duâ edenlerin duâsı kabul olur. Şeytan, evvelden secde etmediği için secde onun düşmanıdır, bu yüzden secdeye, secdede olan kula hiç yaklaşamaz. Bu yüzden secdeye devam edelim kardeşlerim, ibadete devam edelim. Oruç Allah’a vesîledir, tilâvet-i Kur’ân Allah’a vesîledir. Vesîle, Allah’ın rızasını bulduracak ibadettir, ilimdir. Allah’ın rızâsına götüren taatler sayesinde insan ruhani olarak terakki eder, kalben mutmain olur, mâneviyattan feyz alır. Hakk’a kurbiyete liyâkat kazanır.

Âcizlere yardım da vesîledir, dedik. Bir misâl vereyim kendi hayatımdan: Çerkez köylerine gitmiştik. Dul kalmış bir yaşlı kadın vardı, onu ziyaret ettik. Bu vesîle dolayısıyla çok feyizli günler geçirdik. Ne okadını ne de oradaki feyizli ânları unutabiliyorum. Birkaç yerde böyle hâller zuhûra gelmişti bende. Fakirlere yardım edildi mi, hemen böyle oluyor, kalp feraha kavuşuveriyor. Âcizlere yardım Hz. Peygamber’in sünnet-i seniyyesidir. Peygamber Efendimiz (sav), kırbaları omzuna alır, gider; Medine’nin uzak yerlerinde ihtiyar kadınların leğenlerini doldururdu. Kadınlar sorarlardı “ Kimsiniz?” “Muhammed Mustafa” buyururlardı. Âlemlere rahmet olarak halk olunan, mahşerde herkesin muhtaç olduğu, dulun yetimin hizmetini görüyordu. Garip gönlü almayı, yetim başı okşamayı ihmal etmeyelim. Allah aşkına.

Geldik, kurbiyete en büyük vesîleye. Bu kulun secde hâlidir. Bir Hadîs-i Nebevîde: “Kulun Rabb’ine mânen en yakın bulunduğu an, secdeye kapanmış bulunduğu hâldir.” Binâenaleyh, namaza niyâza devam edelim, duâya devam edelim. Geceleri hâcet kapılarının ardına kadar açıldığı vakitlerde uzun uzun secdelere varalım. Umulur ki felâha kavuşuruz.

Ebû Cehil, Fahr-i Kâinat Muhammed Mustafa (sav) Kâbe’de secde hâlinde iken mübârek enselerine basmak istedi fakat Hz. Peygamber’e yaklaşamadı bile. O sırada Hz. Peygamber’e Alak sûresinin “Hiç şüphe yok ki insan, hakîkatten müstağnî görmekle azmıştır.” (Alak 96/6-7) âyetleri nâzil oldu. “ Secde et de yaklaş.” (Alak 96/19) âyetine gelince yeniden Fahr-i Kâinat secde ettiler. Zâlimin zulmünden korkmadılar. Allah da vesîleler verdi, fütühât ihsân buyurdu. Müjdeler gönderdi. Böyle zor anlarda, i’lâ-yı kelimetullah için çaba harcama Allâh katında çok değerlidir. Mükâfatı da sınırsızdır. Bizler de i’lâ-yı kelimetullah uğruna çaba harcayalım, sıkıntılara göğüs gerelim, secdelere kapanarak duâlar edelim. “Sabır ve namaz ile yardım isteyiniz.” (Bakara 2/45) buyuruyor Rabbi’miz Bakara sûre-i celîlesinde.

Cenab-ı Hak, bizleri uzun uzun secdelere varıp kendisine yakın olan kullardan eylesin. Secdelerde yaptığımız dûalarımızı dergeh-i izzet-i ulûhiyyetinde kabule karîn eylesin. (Âmîn) Hamd olsun alemlerin Rabb’i olan Allah’a.

KALEMDAR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder