20 Mayıs 2013 Pazartesi

TEFRİKA ÇIKARAN BİZDEN DEĞİLDİR


Mefhar-ı mevcudat aleyhissalatü vesselam mübarek sözlerinde
“Bizden değildir” buyurarak mü’minlerin üzerinde
taşımaması gereken hususları zikretmişlerdir. “Bizden
değildir” ifadesi çok ağır bir beyandır. Bizim muhabbetimize,
şefaat-i uzmâmıza yakın değildir, demektir. Rasulullah
(sav) buyuruyor ki: “Tefrika çıkaran bizden değildir.”
Bunu ben söylemiyorum ki ‘ağır söylediniz efendim’
diyesiniz. Rasulullah (sav) söylüyor. Bir insan için
en kolay ibadet, dilini tutmaktır. Dilini tutmak, ibadetin
büyüğüdür. Çünkü konuşsan fitne çıkacak, susuyorsun
ibadet sevabı kazanıyorsun. Şimdi, büyükler, Allah dostları,
insanı sesinin tonundan, nefesini alıp verişinden, öksürüğünden
tanır. Nasıl bir insan; iyilerden mi ağyardan
mı, olduğu gibi tanır, Allah katında hangi makama çıkacağına
kadar bilir.
Üstadımız Hazretleri “Kişi sevdiğiyle beraberdir” der
sözü fazla uzatmadan geçerlerdi. Niye? Çünkü beraber
olmak yolundan gitmekle olur. Onun ahlâkı üzere yaşamakla
olur. Sevdiğini sevmek, kızdığına kızmakla olur.
Bunların hiç biri yok, ‘Efendim biz sizinle beraber olmak
istiyoruz.’ Olamazsın ki… Kardeşlerinin arasını bozuyorsun,
laf götürüp getiriyorsun.
Tesettüre riayet etmiyorsun, hanımlarla sohbete oturuyorsun,
gözünü kulağını korumuyorsun… İşte bunun
adı ‘tefrika’. Kendi kalbini bozmuşsun, bir de kardeşinin
kalbini bozup yolundan alıkoyuyorsun.
Halvette kadınla oturma / Kalp gülistanın batırma
Ordan ora laf götürme / İçimizde nemmamdır bu
Böyle kişiye ‘Bizden değildir’ buyuruyor Rasulullah (sav),
kitaplardan alınmış bunlar… Yani kovdum onu huzurumdan,
kabul etmiyorum böyle adamı diyor.
BEN BİLDİĞİM GİBİ EDEYİM, DEME
Kalbin eğri, olmaz sohbet
Bağrımızı ezendir bu
Büyüklerin ağzından çıkan sözler yedi kat semayı geçer.
Biz Üstadımızı böyle dinlerdik. O bir söz söyledi de biz
ihtilaf etsek, helak olacağımıza inanırdık. Çünkü onların
sözlerinde riya yok süm’a yok, kibir yok elbette sema
katlarını geçecek. Onlar bize yolu tarif ettiler. Kimse aklına
göre yeni yollar icat edeyim, bu usul eskidi, şimdi
zaman değişti ben bildiğim gibi edeyim demesin. Arş-ı
azam onların emirlerine verilmiş, biz onlara itiraz ediyoruz.
Dilimizle olmasa kalbimizle ediyoruz. Kendimizi
bilip bilmeden ateşe atıyoruz. Ne diyorlar da itiraz ediyoruz?
‘Aman Allah’a saygılı olun, Rasulüne sevgili olun.
Biz aciz köleleriz, ayağınızın türabı olayım…’ Böyle diyen
sultanlara itiraz edilir mi?
Üstada bahane bulan / Bunlardır yolundan kalan
Bazen var bağrımı delen / Affetmeli hilimdir bu
Onlarda öyle sırlar var ki ne bilip de neyi inkâr ediyoruz.
Eğer onlar bizi affetmese, şu oturduğumuz yerlerden
kalkıp da adım atamayız. Yerin dibine geçirirler. Yapmıyorlarsa,
nankörlük etmeyelim bari.
Onların sözü arşı geçiyor da bizim kafamıza gönlümüze
değmiyor. Üstadımız birbirini çekemeyen iki ihvanı görmek
bile istemezdi. “Onu incitmediniz, beni incittiniz”
derdi. Dualar, tevbeler edelim de kendi ismimizi kendi
elimizle üstadlarımızın gönül defterlerinden silmeyelim.
İnkâr eden asla felah bulmaz.
Hamd olsun âlemlerin Rabbi olan Allah’a.

Kalemdar 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder