23 Mayıs 2013 Perşembe

PEYGAMBERLERİN SEYYİDİ HZ. MUHAMMED (SAV)

Yâ Rabbi! “Lâ ilâhe illallah Muhammedu’r-Rasûlullah” kelime-i teyyibesiyle cümlemize hüsnü hâtimeler nasip eyle.
Tavfîkine refîk et Yâ Rabbi!
Bizleri, bugün, bu meclisten affolunmadan kaldırma, afv ve mağfiretini bizlerden esirgeme Yâ Rabbi! (Âmin)
Kıymetli kardeşlerim!
Sizlere bu sohbetimizde, dilimin döndüğünce, meselelerin en ağrından ve fakat en lezzetlisinden, Âlemlerin Efendisi’nden bahsedeceğim.
Sallû alâ Rasûlinâ Muhammed!
Sallû alâ tabîbi kulûbinâ Muhammed!
Sallû alâ sefîi zünûbinâ Muhammed!
İki cihân serveri, dünya ve âhiretin güneşi, gönüllerimizin ziyası Hz. Muhammed’dir.
O (sav), varlığın yaratılış sebebidir.
Allahu Teâlâ, “Biz Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ, 21/107) buyurduğu Habîbi hakkında, yememiz, içmemiz, nefes almamız, yürümemiz, hülasa her şeyimiz O’nun hürmetine oldu.
Âlemdeki her şeyin bir seyyidi (efendisi), atası vardır. İnsanoğlunun atası, seyidi Hz. Âdem’dir. Hepimiz O'nun soyundan geldik.
Kuyuların seyyidi Zemzem Kuyusu’dur. Allah (cc) kana kana suyunda içmeyi nasip buyursun.
Taşların seyyidi Hacerü’l Esved’dir. Hadis-i Şerîfte, Hacerü’l Esved hakkında “Hacerü’l Esved, Allah’ın yeryüzündeki sağ elidir. Onunla insanlardan istediği ile tokalaşır.” buyrulmaktadır.
Binaların seyyidi Beytullah’tır. Mevlâ bizlere defalarca ziyaret etmeyi lutfetsin. Kardeşlerim, biz o kutsal beldelerin hasretiyle, oraya duyduğumuz şevk ile yaşıyoruz. Tatmayan kesinlikle bilemez.
Ne bilsin tadını ânın
Asel göster, basal göster
Asel, bal; basel, soğan demektir. Adama balın tadını, soğanın tadını tattırmazsan, onlardan ne kadar bahsedersen bahset, hiç fayda etmez. Uzaktan balı göstersen, bal gözüne çam sakızı gibi görünür. Soğanı göstersen, soğan da yeşil bir şeydir onun için. Eline vereceksin. Parmağını bala sokacak, birazcık alacak ve tadacak. Akıllı kimse balın tadını tattıktan sonra bir daha o tattan vazgeçer mi?
Büyüklerimiz ne güzel söylemiş: Tatmayan bilmez!
Nereden bilsin Beytullah’ı görmeyen adam Beytullah’ın tadını!
Önce Hacerü’l Esved’i bir görsün, sonra yüzünü sürüp öpsün de bana ondan sonra söylesin. Bu fakîr tattı- elhamdulillah-. Hacerü’l Esved’i öptüğümüz gün, içimize doğan neşeden, gözümüze sabaha kadar uyku girmedi.
Aynı şekilde, ne bilsin tarîkata girmeyen adam tarîkatın tadını! Geriden şöyle bakar “Bunlar riyâkâr, sahtekâr, düzenbâz adamlar, milleti aldatıyorlar.” der. Tasavvuf erbâbını, geçimsiz, tuzsuz insanlar olarak görür.
Ne bilsin içindeki tadı, haberi yok ki adamcağızın.
Mazurdur! Onun için biz onlara da bahane de bulmayız. Allah nasip etmemiş ki onlara, ne yapalım!
Dedik ya, âlemdeki her şeyin bir efendisi var.
İşte bütün peygamberlerin seyyidi de Hz. Muhammed (sav)’dır.
Beşeriyetin tek halaskârı, yegâne ümididir O (sav).
Kıyâmet günü, bizlere şefaat edecek, bizleri cehennem ateşinden kurtaracak, bi-iznillah.
Diyeceksiniz ki şimdi: “Yâ hû hocam! Elimizde bir tutacağımız Muhammed Mustafa’mız kalıyor.”
Evet, öyle. Başka kimse yok. Tutunacak tek dalımız O (sav)
Hamdolsun âlemlerin Rabb’i olan Allah’a.

KALEMDAR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder