Kâinatta en büyük dava hiç kuşkusuz İslam davasıdır. Yani insanın tüm gayretini sarf ederek Yüce Allah'ı (c.c) razı etme davasıdır.
" De ki; Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, kadınlarınız, hısmınız, kabileniz, elinize geçirdiğiniz mallar kesada uğramasından korktuğunuz bir ticaret, hoşunuza giden evler, size Allah ve Resulünden ve onun yolunda cihad etmekten daha sevgili ise artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah öyle fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.” ( Tövbe 24)
Ayette en büyük ve mukaddes davanın Allah'ın davası olduğu vurgulanmıştır. Sayılan diğer maddelerde Allah ve Resulünden daha çok sevildiği takdirde şeytanın davası olarak karşımıza çıkar. İşte o zaman İslam davasına engel teşkil edeceklerdir.
Bir insan ailesine olan sevgisini Allah'ın ve Resulün sevgisi üstünde tutarsa, akrabasını, aşiretini, ırkını sevip asabiyet ve ırkçılığa dönüştürürse işte o zaman Allah'ın azabını beklesin. , ele geçen mallar insanı sadece kibre, mal yarışına itiyorsa insan Allah'ın azabını beklesin ve yine eğer ticaretlerinden korkan, evlerini, köşklerini dava edinen ve bunları Allah'ın davasına tercih edenler Allah'ın azabını beklesinler.
Kureyşli müşrikler peygamber Efendimiz'(s.a.v.)e davasını bırakması karşılığında makam, mevki, Mekke’nin en güzel kızlarını ve Mekke’nin yöneticiliğini teklif etmişlerdi. Peygamber efendimiz (s.a.v ) müşriklere cevaben “Güneşi sağ elime Ayı sol elime verseniz yine de bu davadan vazgeçmem “ şeklinde olmuştur.
Allah Resulü’ne teklif edilen bu şeyler Allah Resulü’nün takipçisi olan İslam davetçilerine her zaman teklif edilmiştir. Günümüzde İslam davasını yüklenen davetçilere de aynı teklifler verilmektedir. Hatta daha sinsice bir şekilde. İslam düşmanları öncelikle Müslümanların İslam davasını unutturmaya çalışırlar. Daha sonra ekmek davası, ırkçılık davası, dünyayı elde etme davaları teklif edilmektedir.
İşte bunlara karşı Müslüman’ın uyanık olması lazım asıl karlı ticareti Allah'ın vaat ettiğini unutmaması lazım. ”Ey iman edenler size öyle bir ticaret göstereyim ki sizleri çok acı veren bir azaptan kurtarır. Allah ve resulüne iman edip mallarınız ve canlarınızla Allah yolunda mücadele edersiniz, bu sizin için çok hayırlıdır. Eğer bilirseniz:”( saff 10-11)
Akıllı insanlar bu ticaretten kaçmaz. Çünkü hem dünyada hem ahirette saadet ve huzura sebeptir. Allah'ın davasından mahrum kalan insan, başka davalarda sahiplenir. Bu dünyayı elde etme davası olur. Liderlik davası olur, ırkçılık davası olur.
Dava adamı olmayan heva adamı olur. Yani nefsi tatmin etme, gençliği yaşama, heva heves peşinde koşmayı dava edinir. Her Müslüman Allahın davasına sıkıca sarılmalıdır. Kurtuluşun bu davada olduğunun bilincinde olmalıdır.
“ Sizden öyle bir ümmet – cemaat bulunmalıdır ki; onlar hayra çağırsınlar, iyiliği emretsinler, kötülükten vazgeçirmeye çalışsınlar. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” ( Ali İmran 104 )
Müslümanların özellikle de İslam davetçilerinin Allah'ın ayetlerine sıkıca sarılmaları, hayatlarının her alanında Allah’ı razı etme davasını taşımaları gereklidir. Bu da tam bir samimiyet ve ihlâs ile olmalıdır.
Mehmet TAN ( BURSA )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder