Mümin
 — Allah’ın aynası…/ İnsan

Kâfir — İnsan nedir?
Kâfir — Neye memurdur?
Mümin — Mukaddes emanete…
Kâfir — Mukaddes emanet ne demektir?
Mümin —Allah’a ermek sırrı…
Kâfir — Nasıl erilir?
Mümin — Kullukla…
Kâfir — Kulluk nasıl olur?
Mümin —Allah’ın emir ve yasaklarına baş keserek..
Kâfir — Bu kadarı erdirir mi?
Mümin — Ermenin ilk basamağına çıkarır…
Kâfir — Sonraki basamaklar?
Mümin — Ruhta ve ruhun hayatında…
Kâfir — Bu dünyadan gaye?
Mümin — “Hiç”ten “hep”e ve ölümden ölümsüze geçmek ve dâvanın kadro ve rejimini kurmak…
Kâfir — Bu yolu kim gösterir?
Mümin — Peygamber…
Kâfir — Bu işin ismi?
Mümin — Din…
Kâfir — Bu işin kitabı?
Mümin —Allah kelâmı…
Kâfir — Ya öbür peygamberler?
Mümin — Hepsi kendi zaman ve mekânında hak…
Kâfir — İslâmınki?
Mümin — Her zaman ve mekânın Mutlak Resulü…
Kâfir — O’ndan sonra peygamberler gelemez mi?
Mümin — Ne de mutlak mânasiyle O’ndan evvel gelebilirdi.
Kâfir — O’ndan sonra herhangi bir içtimaî sisteme yer yok mudur?
Mümin — O’na bağlanmak ve O’ndan olmak şartiyle her sisteme yer, hattâ emir vardır…
Kâfir — O, beşerin bütün verim hakkını inhisar altında mı tutuyor?..
Mümin — O, beşerin bütün verim hakkını Allah’ın kendisine lütfettiği sonsuzluk buutları içinde, uzayabildiği kadar uzamaya davet ediyor ve bu davetin inhisarını elinde tutuyor.
Kâfir — Siz, bakılınca görülemeyecek kadar geri bir mazisiniz!
Mümin — Biz, gerçekten, bakılınca görülemeyecek kadar ileri bir istikbâliz!


MÜMİN – KÂFİR
Necip Fazıl Kısakürek
Büyük Doğu Yayınları
Eylül 2004, 8. Baskı, Sf. 9-10