25 Şubat 2013 Pazartesi

İffetli Olun ki İffet Bulasınız!


          Bir şehirde namuslu bir aile varmış. Koca kuyumcu, kadın ise ev hanımıymış. Bir gün kadın her gün süt getiren erkek satıcıdan süt almak için kapı aralığından tenceresini uzatmış. Ama sütçü önceden yapmadığı bir şeyi yapmış. O gün kadının elini şehvetle tutuvermiş. Kadın tencereyi hemen bırakıvermiş. Sütçünün yaptığına çok üzülmüş. Kocası evine geldiği zaman ağlayarak, söyle bugün ne yaptın ki benim başıma şöyle bir iş geldi” diyerek olanı anlatmış.

         Bunun üzerine adam şöyle bir itirafta bulunmuş: “Evet, hanım özür dilerim. Bugün hiç yapmadığım bir işi yaptım ve bilezik almak isteyen bir kadın, takamıyorum bana yardım et, deyince, bileziği koluna takarken, bunu sanki zor oluyormuş gibi geciktirerek yaptım ki, kolu bir iki saniye daha çok elimde kalsın, diye düşündüm. İşte senin başına gelenin sebebi budur.” demiş.


Sevgili Peygamberimizin (sallallahu aleyhi vesellem) şu uyarısının iyi anlanması gerekir:
“Başkalarının hanımlarına iffetli davranın ki sizin hanımlarınız da iffetli ve namuslu olsunlar.”
| Hakim, Müstedrek, 4/154

20 Şubat 2013 Çarşamba

Ey Sözümü İşiten Dostum



Söz, yürekten çıktığı zaman ancak yüreğe gider. Sen de sözlerini yürekten söyle. Sana söyleneni iyi dinle. Yürekten geleni al, keder vereni bırak. Güzele çağıranı al, boş olanı bırak. Ruhunun istediğini al, istemediğini bırak…

Hayat önemlidir. Neş’elen ve gül. Hüzünlen ve ağla. Ne yaparsan yap, ama Allah rızası için olsun yaptığın. Gördüğün göreceğin Allah rızası için olsun...

Sana rahmet veren Rahman’dır. Merhamet veren, şevk veren, ümit veren, sevinç veren, hüzün veren. Sana yoldaş olan Rahman’dır. İyi bil ki, hiçbir yerde bir başına değildin. Bundan sonra da olmayacaksın. Her zaman yanında olan Rahman’dır.

Asla üç şey olma. Ümitsiz olma. Şükürsüz olma. Sabırsız olma. Mevlâ’yı bilen ümidi bilmeli. O’nu bilen şükretmeli. O’na inananın sabırlı olmalı her ameli. 

O seni terk etsin, peşinden koş git. O yüz vermesin, sen ona yalvar. Sana, bilmen gereken ve öğrenebileceğin en değerli şeyi haber vereyim mi? Sahip olabileceğin en kıymetli şey, imanındır. Allah’a inan, mutlu ol. O’na dayan, güçlü ol.

Kimsen yok mu? Sözünü dinleyen, acını paylaşan, sevgine sevgisini katacak, kimsen yok mu? Sen ister “şu var” de, ister “bu”, istersen “yok işte, kimsem yok” de; hakiki bir dostun kesinlikle var. Sözünü dinleyen, acını paylaşan, sevgine sevgisini katan ebedî dostunu, Rabbini unutma!

Ey Sözümü İşiten Dostum;
Sözlerim bitti. Işığım söndü. Kandilim tükendi. Sen bana kulak ver de, sözleri bitmeyene, ışığı sönmeyene, kandili tükenmeyene kulak ver. O’nu sev. O’na kendini sevdir. O’nun sevdikleriyle doldur yüreğini.

9 Şubat 2013 Cumartesi

Kalbin Temizlenmesi

Kalbin temizlenmesi, ancak dünya şehvetlerinden kaçınmakla mümkün olur.
Zikre yakın olmak ise, ancak çok zikir yapmakla mümkün olur. Allah sevgisi ise, ancak marifetle elde edilir.
Allah’ın marifeti ise daima zikir yapılmadıkça bilinemez.

| İmam-ı Gazali (v. 1111)

Modern İnsan


Modern insan, sabah evden çıkınca gördüğü her şeye sahip olmak istiyor: Kadın, para, araba, kariyer, güç.

Kişisel Gelişim kandırmacasıyla insanlar yırtıcı hayvanlara dönüştü. 21. yüzyıl, kabaran, isteyen, şımarık nefislerimizin yüzyılı oldu. Kişisel Gelişim, insanı ürün haline getiriyor, herkes herkese müşteri ya da tüketim nesnesi olarak bakıyor. Kendi yetenek ve gövdelerimize tapındığımız için en küçük aksilikte depresyona girip kibir patlamalarıyla yıkılıyoruz.
| İçinizdeki Öküze Oha Deyin! - Bülent Akyürek

4 Şubat 2013 Pazartesi

Vefası Olmayanın İmanı Yoktur


Allah’ın kudreti, azameti, iradesi ve tasarrufu konusunda şüpheler içinde bulunan kişi iflah bulmaz.

Hilekâr ve desiseci kişi, Hakk’a vasıl olamaz. 

Cimrinin yüzü ak olmaz. 

Hasetkâr kişi, Allah’ın yardımına mahzar olamaz. Dünya köpekleri bile, onun kokmuş etleri (leşleri) üzerinde mekan tutmaz.

Allah’ın darbesi, vurduğunun belini kırar. Onu kahreder, helak eder, mahveder. Allah, dilediğini yapar…

Ahmaklığın devası yoktur. 

Hakk’a karşı koyabilecek hiçbir kuvvet yoktur. 

Kendini beğenmiş mağrur ile sohbet edilmez. 

Zalimin vefası olmaz. 

Gâfilin nûru yoktur. 

Vefası olmayanın imanı da yoktur.

| Ahmed er-Rifai (k.s)

SEMA'yı Diyalog'tan sonra İçki'ye meze yaptılar..!!!



SEMA'yı Diyalog'tan sonra İçki'ye meze yaptılar..!!!

Mevlana Hazretleri’ni barış güvercini gibi gösterip diyalog için kullanan cahiller, kilisede sema gösterileri yaptırtmış ve bu vesile ile Müslümanları da kiliseye çekmeye çalışmıştı. Suistimalin alanı giderek genişliyor. Semayı şimdide bir içki firması kullandı..

Sema eşliğinde alkol

Türkiye her gün yeni bir rezalete tanıklık ediyor. Bu sefer yaşanan rezalet bir ilk. Fransız içki firması Don Perignon’un Esma Sultan Yalısı’nda düzenlediği şampanyalı tanıtımda konuklar sema gösterisi eşliğinde kadeh tokuşturdu. Böylelikle ilk defa alkol ve Mevlana yan yana gelmiş oldu. Firma yeni ürünün tanıtımı için hazırladığı videoda rezaletlerine bir yenisini daha ekledi. Firma yeni ürün tanıtımı için hazırladığı videoda ezan sesi kullandı.

Aya İrini’de de sema gösterisi yapılmıştı

Mevlevi zikirlerinin en önemli ritüellerinden olan sema ne  yazık ki son yıllarda büyük bir dejenere  ile karşı karşıya. UNESCO Uygarlıklar arası Diyalog İhtisas Komitesi işbirliğiyle 2007 yılında Aya İrini’de düzenlenen etkinlikte kilise ilahileriyle kadın semazenlar birlikte gösteri sunmuşlardı. “Mevlana’yı İslam’dan soyutlayarak dünya hümanizmine açma” çabasını sürdürenler, İslam dairesi içinde yer alan Mevlana’yı, dinler arası garip bir figüre dönüştürmek için büyük yoğun çaba sarfediyor.2 011 yılında da Konya Büyükşehir Belediyesi Sema ekibi, Litvanya’nın başkenti Vilnuius’daki St. Catherine Kilisesi’nde sema gösterisi yapmıştı.

Türkiye her gün yeni bir rezalete tanıklık ediyor. Bu sefer yaşanan rezalet bir ilk. Fransız içki firması Don Perignon’un Esma Sultan Yalısı’nda düzenlediği şampanyalı tanıtımda konuklar sema gösterisi eşliğinde kadeh tokuşturdu. Böylelikle ilk defa alkol ve Mevlana yan yana gelmiş oldu. Firma yeni ürünün tanıtımı için hazırladığı video da rezaletlerine bir yenisini daha ekledi. Firma yeni ürün tanıtımı için hazırladığı videoda da ezan sesi kullandı.

Tanıtım videosunda Ezan sesi

Sema izleyerek içkilerini yudumlayan konuklara sözde jest yapan içki firması şampanyanın pembe rengine uygun olsun diye semazenin tennuresini de pembe seçti. Firmanın ürünün tanıtımı için hazırladığı ve internette yayınladığı videoda rezaletin daha büyüğü var. Video da ezan sesi kullanılıyor. Yaklaşık 1,5 dakika süren tanıtım videosunun sonuna ezanının girişi koyularak fon yapılmış. Videonun sonlarına kısa olarak konulan bu giriş dinleyenlerin hemen dikkatini çekiyor. Firmaya herhangi bir tepki gösterilmediği için video internette yayınlanmaya devam ediyor.

Bu yıl piyasaya yeni süreceği şampanyanın tanıtımı için İstanbul’u mesken seçen Fransız içki firması, Don Perignon  bu kadar da olmaz dedirten bir rezalete imza attı. ’Paradokslar Şehri’ sloganıyla İstanbul’da düzenlenen lansmana dünyanın farklı ülkelerinden 100’ün üzerinde seçkin konuk katıldı. Yeni içkinin tanıtıldığı mekanda bir hayli manidardı Esma Sultan Yalısı. Abdülhamit Han’ın kızı Esma Sultan için yaptırdığı yalı, cehaletin, görmemişliğin ve aymazlığın tavan yaptığı bir geceye şahitlik etti. İstanbul’u Türkiye’yi tanıtım adına, içki semazen ve Mevlana bir araya getirilerek adeta manevi değerlerimizin ayaklar altına alındığı gecede, skandallar birbirini izledi.

Rezaletin büyüğü internette

Sema izleyerek içkilerini yudumlayan konuklara sözde jest yapan içki firması şampanyanın pembe rengine uygun olsun diye semazanin tennuresini de pembe seçti. Milli değerlerimize ‘Fransız’ olan Fransız içki firmasını geceye katılan Türk konukların uyarmaması da, yaşadığımız kültürel erezyonun boyutlarını da gösteriyor. Firmanın ürünün tanıtımı için internette yayınladığı video da rezaletin daha büyüğü var. Ürünün tanıtıldığı video da ezanın girişi kullanışmış. Yaklaşık 1,5 dakika süren tanıtım videosunun sonuna ezanının girişi kullanılarak fon yapılmış. Videonun sonlarına kısa olarak konulan bu giriş dinleyenlerin hemen dikkatini çekiyor. Firmaya herhangi bir tepki gösterilmediği için video hala internette. Yalı rezaleti son bulsa da rezaletin büyük kısmı sürüyor.

Türkiye’de bir ilk gerçekleşti

Alkol ile Mevlana’nın biraraya getirildiği etkinliğe katılan gazetecilerin övgü dolu satırları dışında medyada bu rezaleti eleştiren kişi yok denecek kadar az. Bu durum Mevlana ve öğretisinin son yıllarda nasıl içinin boşaltıldığını gösteriyor. Bu sema eşliğinde içki rezaletini gündem taşıyan araştırmacı-Gazeteci ‘Şampanya, semâ ve çöküş!’ yazısıyla dile getirdi. Yazısında lansmanı eleştiren Bardakçı “Kişiliğin, kültürün ve bazı alanlarda gösterilmesi şart olan hassasiyetin Türkiye’de artık nasıl ayağa düşüp nihayete erdiğinin, daha doğrusu yerin dibine nasıl batırıldığının ve umursamazlık ile cehaletin nerelere yükseldiğinin böylesine hüzünlü bir başka örneğini hiçbir yerde bulamazsınız! Zira, reklâm ve tanıtım aşkına şampanya ile semâı ve Mevlânâ’yı biraraya getirmek gibisinden bir cür’ete şimdiye kadar kimseler kalkışmamıştır!” bunun bir ilk olduğunu vurguluyor.

İnancımızın “Ayıp” Ve “Edep” kavramlarının yere batmasının milâdıdır

Bardakçı yazısını “Küreselleşme”yi, “dünya başkenti”ni, “tanıtım”ı vesaireyi dillerine pelesenk etmiş uçukluk havârileri ve “Boşver yâââ!” terânecileri! Sevinin ve övünün! Esma Sultan Yalısı’nda şampanya ve semâ arasında geçen o gece, bu memleketin geleneğinin, kültürünün, inancının, “ayıp” ve “edep” kavramlarının yere batmasının milâdıdır.

Artık zil takıp oynayabilir ve rüyalarınızdaki “evrensel açılım”ın derin karanlıklarında kanat çırpabilirsiniz!” 

2 Şubat 2013 Cumartesi

Turan Ordusu Resmen Kuruldu !




Avrasya Askeri Statülü Kolluk Kuvvetleri Teşkilatı (TAKM), Türkiye, Azerbaycan, Kırgızistan ve Moğolistan’ın katılımlarıyla Azerbaycan’da resmen kurularak faaliyetlerine başladı.
Üyeler arasında karşılıklı bilgi ve tecrübe değişimini amaçlayan teşkilat, ismini kurucu üyeler olan Türkiye, Azerbaycan, Kırgızistan ve Moğolistan’ın baş harflerinin kısaltmalarından aldı.
Teşkilatın sembolünde ise bu ülkelerin kültürlerinde büyük bir öneme sahip olan “at” yer alıyor. Sembol üzerindeki 4 yıldız kurucu ülkeleri temsil ediyor.
Dönem Başkanı olan ülke tarafından muhafaza edilecek sembolik “at” heykeli, Azerbaycan Dâhili Koşunlar Komutanı tarafından Jandarma Genel Komutanı Bekir Kalyoncu’ya törenle teslim edildi.

MÜMİN – KÂFİR // Necip Fazıl Kısakürek




Mümin
 — Allah’ın aynası…/ İnsan

Kâfir — İnsan nedir?
Kâfir — Neye memurdur?
Mümin — Mukaddes emanete…
Kâfir — Mukaddes emanet ne demektir?
Mümin —Allah’a ermek sırrı…
Kâfir — Nasıl erilir?
Mümin — Kullukla…
Kâfir — Kulluk nasıl olur?
Mümin —Allah’ın emir ve yasaklarına baş keserek..
Kâfir — Bu kadarı erdirir mi?
Mümin — Ermenin ilk basamağına çıkarır…
Kâfir — Sonraki basamaklar?
Mümin — Ruhta ve ruhun hayatında…
Kâfir — Bu dünyadan gaye?
Mümin — “Hiç”ten “hep”e ve ölümden ölümsüze geçmek ve dâvanın kadro ve rejimini kurmak…
Kâfir — Bu yolu kim gösterir?
Mümin — Peygamber…
Kâfir — Bu işin ismi?
Mümin — Din…
Kâfir — Bu işin kitabı?
Mümin —Allah kelâmı…
Kâfir — Ya öbür peygamberler?
Mümin — Hepsi kendi zaman ve mekânında hak…
Kâfir — İslâmınki?
Mümin — Her zaman ve mekânın Mutlak Resulü…
Kâfir — O’ndan sonra peygamberler gelemez mi?
Mümin — Ne de mutlak mânasiyle O’ndan evvel gelebilirdi.
Kâfir — O’ndan sonra herhangi bir içtimaî sisteme yer yok mudur?
Mümin — O’na bağlanmak ve O’ndan olmak şartiyle her sisteme yer, hattâ emir vardır…
Kâfir — O, beşerin bütün verim hakkını inhisar altında mı tutuyor?..
Mümin — O, beşerin bütün verim hakkını Allah’ın kendisine lütfettiği sonsuzluk buutları içinde, uzayabildiği kadar uzamaya davet ediyor ve bu davetin inhisarını elinde tutuyor.
Kâfir — Siz, bakılınca görülemeyecek kadar geri bir mazisiniz!
Mümin — Biz, gerçekten, bakılınca görülemeyecek kadar ileri bir istikbâliz!


MÜMİN – KÂFİR
Necip Fazıl Kısakürek
Büyük Doğu Yayınları
Eylül 2004, 8. Baskı, Sf. 9-10

1 Şubat 2013 Cuma

Daha gençsin, Yaşlanınca Kılarsın!

Daha gençsin, Yaşlanınca Kılarsın!
Namazın bahanelerinden birisi de, henüz genç olmaktır. Gariptir ki, ibadete ve namaza daha bir şevkle sarılmamızı sağlaması gereken gençlik, bazen engelmiş gibi gösterilir. Hatta nefsimiz ve çevremiz, “Daha gençsin, yaşlanınca kılarsın” diyebilir.
Halbuki yaşlanıncaya kadar yaşayacağımıza dâir kimin garantisi var? Kim Azrail’le sözleşme yapmış ki? Ölüm genç ihtiyar dinliyor mu? Diyelim bize özel olarak garanti verildi, yüz sene yaşayacağız. Namaza ne zaman başlayacağız? Ölçü nedir? altmış yaşında mı, seksen mi, doksan mı, yoksa ölmeden bir gün önce mi?
Peki ergenlik çağından itibâren yaptıklarımızın hesabı sorulmayacak mı bize? Allah, “Ey yaşlılar, namaz kılın” mı diyor, yoksa “Ey iman edenler, namaz kılın.” mı diyor? İslâmı yaşamak yaşlıların işi mi?
Peygamberimiz (a.s.m.), her insanın Allah huzurunda gençliğini nerede geçirdiğinden hesaba çekileceğini buyuruyor. Bu gerçekleri bildiğimiz halde nasıl olur da ezan okunurken ilgisiz kalabiliriz? Evet genç olmak, bizi namaza dört elle sarılmaya sevketmelidir.
Çünkü gençlik, hayırlı işler yapmaya en güzel vasıtadır. Gençlikteki enerji, faaliyet, gayret, güç ve kudret, yaşlanınca bulunamaz. Bu enerji ve heyecanı, Allah yolunda değerlendirmek gerekir.
Cemil Tokpınar’ın “Sabah Namazına Nasıl Kalkılır?” Kitabından…”